2Ev­ren­de­ki her­ şey bel­li bir bü­tün­sel­lik ve den­ge için­de hük­mü­nü sür­dü­rü­yor.

Ancak dün­ya  üs­tün­de­ki can­lı­la­rın olağanüstü bir şe­kil­de bir­bir­le­ri­ne çok senk­ron ya­ra­tıl­dık­la­rı­nı bil­me­mi­ze rağ­men, biz bu uyu­mu boz­mak için neden eli­miz­den ge­le­ni ya­pı­yo­ruz ?

Hiç­bir şey artık ori­ji­nal do­­ku­suna sa­hip de­ğil.

Dünya bi­zi neredeyse ta­şı­ya­maz ha­le gel­di. Yer­yü­zü­nü öy­le kir­let­tik ki…

Ta­şıy­la, top­ra­ğıy­la, su­yuy­la, ha­va­sıy­la.

Do­ğa­da­ki tüm can­lı­lar yo­k ol­ma­mak için can çe­ki­şi­yor­lar.

Her şe­yin en saf ha­li­ni top­rak­tan alıp, son­ra onu en yıp­ra­tan ne var­sa ona ge­ri gön­de­ri­yo­ruz.

Do­ğal dü­zen­de ku­rul­muş in­san ve do­ğa bü­tün­sel­li­ği, ye­ri­ni ken­di ken­di­ni im­ha­ya ha­zır­la­nı­yor. Top­ra­ğa gön­der­di­ği­miz her ne­ga­tif ışı­nım ve kim­ya­sal mad­de­ler as­lın­da ken­di­mi­ze yap­tı­ğı­mız bir yok olma hazırlığı olarak karşımıza çıkıyor..

Hastalıkların aktive olmasına ortam hazırlayan GDO ve zirai ilaç kalıntılarıyla kaplanmış tüm sebze ve meyveler uzun vadede sağlık ve estetiğimizi tehdit ediyor.

Bitkilerin canlı organizmalar olduğunu unutuyoruz çoğu zaman.. Ça­buk has­ta­la­nı­yo­ruz ve ya­şam ka­li­te­miz dü­şü­yor.

Aslında önemsemeyip daha çok verim almak adına zirai ilaçları akıttığımız toprakla ve bit­ki­ler­le in­san be­de­ni ara­sın­da öylesine güçlü bir et­ki­le­şim var ki..

Organik yaşam;

Hastalanmadan ,sağlıklı, genç ve mutlu yaşamak..

Ener­ji­mi­zi ye­ni­den ka­za­na­bil­me­miz için or­ga­nik, saf, kim­ya­sal iş­lem­den geç­me­miş bir dün­ya­ya ih­ti­ya­cı­mız var. Çünkü organik bitkiler bedene tam uyumlu bir etki yapar.

Be­den bu ta­nım­la­ma­yı do­ğal ola­rak ya­par. Eğer iç­ti­ği­niz ya ­da kul­lan­dı­ğı­nız bit­ki­sel ürün­ler kim­ya­sal iş­lem gör­me­miş bir ya­pı­day­sa hüc­re­lerde çok da­ha hız­lı bir re­je­ne­ras­yo­n (ye­ni­len­me) baş­lar.

Bit­ki plan­tas­yo­nun­da ger­çek bir şi­fa ener­ji­siy­le bir ara­da ola­cak güç, top­rak­ta sen­te­tik güb­re­ler kul­la­nıl­ma­mış ol­ma­sın­da giz­lidir.

Organik besin veya kozmetik maddelerini oluşturacak olan bitkiler, önceden belirlenmiş üretim standartlarına göre yetiştirilirler.

Organik sertifikalı buğ­day, arpa vb. gibi tahıllar, diğer ekinler, sebzeler ve meyve veren ağaçlar, konvansiyonel böcek öldürücüler (özellikle toprakta ve doğada bozulmadan kalıcı olabilen aldrin, chlordane, DDT, dieldrin, endrin, heptachlor, hexachlorobenzene, mirex, toxaphene) kullanılmaksızın yetiştirilmelidirler.

Çünkü bu kimyasallar kolaylıkla toz veya gaz hale geçerek yeraltı ve yerüstü sularının yanında atmosfere de karışarak yüzlerce kilometrelik yol alabilmekteler.

Bu kimyasallar biyolojik sistemlerde ilk konsantrasyonlarının 70,000 katına kadar birikebilmekte, zararlı etkilerini yıllarca sürdürebilmektedirler.

Bu böcek ilaçları hedef gruplarından çok daha ge­niş ve insanları da içine alan bir grup canlı için tehlike arz etmekteler. İnsanlarda endokrin sistemi düzensizliklerine, kansere, bağışıklık sistemi hastalıklarına, si­nir sistemi hastalıklarına, kısırlığa, sakat doğumlara yol açmaktadırlar. Bu sentetik maddeler kuşlara, balıklara ve doğadaki diğer canlılara da büyük zararlar vermekteler. Organik tarımda kullanılması yasaklanan kim­yasallardan diğer bir grupta inorganik gübrelerdir. Özellikle fosfat içeren suni gübreler zamanla tarla top­ra­ğında arsenik, kadmiyum ve uranyum birikimine ne­den olmakta, bu elementler besin maddeleriyle insan sağlığını tehdit etmektedirler. Ayrıca suni gübrelerin üretim teknolojileri de madenlerden taşınmaları ve arı­tıl­maları sırasında çevreye zararlı olabilmektedir.

Organik tarımda kullanılması öngörülen organik gübreler; katı halde hayvan gübresi, hayvan gübresi ve su karışımları, mutfak ve ev artıklarının beslediği kurt ka­rışımlarının oluşturduğu gübreler (vermicompost), tur­ba (yosun), atık sular ve guano (martı gübresi) dır.

Or­ganik ürünler, tüketiciye ulaşmadan önce kesinlikle iyonize radyasyona maruz kalmamalı ve hazırlanmaları sırasında renk verici, kıvam arttırıcı sentetik katkı maddeleri GDO lu girdiler kullanılmamalıdır.

Organik Kozmetiğin Aciliyeti

Kozmetikler, fark edilmeden insanların günlük ba­kım alışkanlıklarında önemli bir yer tutmaktadır.

Or­ta­la­ma olarak bir kimse her gün en az birkaç kozmetik ürü­nü birden kullanmaktadır. Bunlar diş macunlarından başlayarak parfümler, makyaj malzemeleri, deo­do­rant­lar, sabunlar, saç bakım ürünleri, saç boyaları, tıraş kö­pükleri, cilt kremleri ve diğer bakım ürünleridir.

İn­san­ların çoğu, bu ürünlerden kaynaklanan çok az prob­lem­le karşılaştığını düşünür. Ancak dermatologlar uzun süreli kullanımın hemen veya yıllar sonra da or­ta­ya çıkan birçok iç ve dış hastalığa neden olabileceğini be­lirtmekteler.

Yüzlerce sabun, şampuan ve cilt kremi üre­ticisi ürün üzerindeki etiketlerde kendilerini doğal ve organik olarak tanımlamaktalar.

Kozmetik ürünlerde, amaçlanan etkiyi yaratacak sentetik hammaddeler ve sentetik katkı maddelerinin kullanılması raf ömrü vb. ticari endişeler de göz önüne alındığında artarak süre gelmektedir.

Örneğin şampuan ve sabunlarda zengin köpük, te­miz­lik kokusu ve uzun raf ömrü genellikle yüzey-aktif sentetik kimyasallar tarafından sağlanıyor. Kozmetik ürünlerde kullanılan nemlendiriciler çoğunlukla petrol türevi jelatin benzeri bir madde olan petrolatum gibi kimyasallar içeriyor, aynı kremlerde kullanılan ve cilde kadife gibi bir yumuşaklık veren silikon bazlı dimet­hi­co­ne gibi.

Bunlar, yağlayıcılar, nemlendiriciler, koruyucular, an­tioksidanlar, farmasötik ajanlar, polimerler, boya ve koku verici maddeler, karışımı homojenleştirici, koyulaştırıcı özellikleri olan ve yaklaşık % 80’ i sentetik bazlı maddelerdir.

Bu tür sentetik kozmetik katkı maddelerinin ba­zı­la­rının uzun süreli temas sonrasında astım, alerji, cilt dö­küntüleri ve cilt, meme, rahim ve yumurtalık kan­se­ri riski  oluşturduğu tespit edildiği için bu konu son yıllarda tüm dünyada sağlık kuruluşları ve tüketici organları tarafından mercek altına alınmıştır.

Günümüzde gerçek organik bitki ve hammadde ka­rı­şımları sertifikasyon ve diğer denetimlerden geçerek onaylanmaktadır.

Bu nedenlerden ötürü bebek ve insan sağlığına yan etkileri olmayan or­ga­nik üretim teknikleri uygulanmış ürünlerin kullanımı son yıllarda çok daha önem kazanmıştır

Dünyada Organik ürünlere bakış

Giderek artan bir yoğunlukta organik üretim bir­çok ülke tarafından teşvik ve regüle edilmektedir. ABD, Avrupa Birliği, Avustralya, Japonya ve diğer ülkeler üre­ticilerin pazara organik ürünler suna­bil­melerini “Or­­ganik Sertifikasyon”a bağlamışlardır.

Eskiden organik tarım küçük aile işletmesi çiftlik­le­re özgü ve köy pazarlarında satılan ürünlerle sınırlıy­ken son yıllarda çok daha yaygın bulunabilmekte ve tü­ke­tilmektedir. ABD’de son yıllarda konvansiyonel gıda pazarı yıllık % 2-3 artış gösterirken organik gıda pazarı % 17-20 civarında büyümüştür. Organik pazara her yıl büyük firmalar geçiş yapmaktadır.

Tüketiciye ulaşan herhangi bir ürünün organik olup olmadığı sadece üzerinde bulunan organik sertifi­ka­lı olduğunu gösteren işaretler ile doğrulanabilir.

Organik sertifikalı kozmetik ürünler; yönetmelik ve onaylı listelerde belirtilmiş, yasaklanmış maddeler içermezler

GMO’ lar içermezler
Üretim sırasında böcek ilacı, hormon kullanılmaz
Son ürün testinde hayvanlar kullanılmaz
İonize radyasyon olmadan işlenirler
Organik sertifikalı bitkisel girdilerle formüle edilirler.

This post is also available in: İngilizce